Omurga Enfeksiyonları

Omurga enfeksiyonları spondilit, diskit, spondilodiskit ve epidural apse şeklinde karşımıza çıkan ve çeşitli mikroorganizmalarla oluşan hastalık grubudur.

Omurga Enfeksiyonları

Omurganın bakteriyel enfeksiyonları bu grup içerisinde en sık görülen enfeksiyon tipini oluşturur. Enfeksiyon tipleri:

  • \Diskitis
  • \Bakteriyel vertebral osteomiyelit
  • \Granülomatöz vertebral osteomiyelit
  • \Spinal epidural apse

Omurga enfeksiyonları spondilit, diskit, spondilodiskit ve epidural apse şeklinde karşımıza çıkan ve çeşitli mikroorganizmalarla oluşan hastalık grubudur.

Omurganın bakteriyel enfeksiyonları bu grup içerisinde en sık görülen enfeksiyon tipini oluşturur.

Enfeksiyonlar genellikle vücuttaki başka bir odaktan kan yolu ile vertebraya ulaşır.

Enfeksiyon açısından; sigara içenler, beslenme bozukluğu olanlar, bağışıklık sistemi bozukluğuna yol açan AIDS ve benzeri hastalığı olanlar, kemoterapi alanlar, nakil hastaları, diyabet hastaları, uyuşturucu kullananlar, üriner sistem için girişim yapılanlar gibi bazı hasta grupları risk altındadır. Omurga ameliyatlarından sonra da enfeksiyon oluşumu gözlenebilmektedir.

Diskit

Diskitis, disk aralığının enfeksiyonudur. Diskitis primer olarak çocukluk çağında diskin kanlanma özelliklerine bağlı olarak görülür. Erişkin yaşta daha çok diskektomi sonrası gelişen enfeksiyon olarak karşımıza çıkar.

Bakteriyel vertebral osteomiyelit

Bakteriyel vertebral osteomiyelit, omurganın kemiksel yapılarının bakteriyel etkenler ile enfekte olması ve ikincil olarak disk aralığının, komşu yumuşak dokuların ve epidural aralığın etkilenmesi ile seyreden enfeksiyonlardır. En sık rastlanılan etken stafilokokkus aureus bakterisidir.
Granülomatöz vertebral osteomiyelit

Omurgayı tutan en sık görülen granülomatöz enfeksiyon, mycobacterium tuberculosis (tüberküloz) mikroorganizması tarafından oluşturulan hastalıktır. Actinomyces, nocardia, brucella gibi bakteriler ve coccidioides, blastomyces, aspergillus, cryptococcus gibi mantarlar da granülomatöz enfeksiyona yol açarlar.

Tüberküloz, bugün için gelişmemiş ülkelerde hala önemli bir hastalık ve ölüm nedenidir. Etkilenen hastaların %50’sinde omurga tutulumu vardır. Omurga enfeksiyonu, bakterinin genellikle akciğer veya genitoüriner sistem gibi başka bir odaktan kan yoluyla yayılımı ile oluşur.

Spinal epidural apse

Günümüzdeki gelişmiş tanı ve tedavi seçeneklerine rağmen spinal epudural abse ciddi bir ölüm veya sakatlık oluşturabilecek bir hastalıktır. Apse genellikle 3 ya da 4 vertebrayı tutar ve çoğunlukla lomber (bel) bölgede görülür. Omurga travması, başka bir organda daha önce olmuş enfeksiyon ve medikal olarak eşik eden hastalıklar enfeksiyonu hazırlayıcı faktörler olabilir.

Omurga enfeksiyonlarının belirtileri

Omurga enfeksiyonlarının en önemli bulgusu; travma öyküsü olmaksızın oluşan şiddetli ağrıdır. Bu nedenle tanı konması gecikebilir.

Enfeksiyon bulguları ateş, halsizlik, baş ağrısı, boyun sertliği, operasyon yarası yerinde şişlik, hassasiyet, kızarıklık, akıntı şeklinde ortaya çıkabilir.

Bazı vakalarda hasta kol ve bacaklarında uyuşukluk, yorgunluk, iştahsızlık, his kaybı, kas kuvvetlerinde zayıflık gibi bulgular hissedebilir. İlerleyen ve tedavi edilmeyen olgularda idrar ve büyük abdest tutamama ve felce kadar gidebilen şikayetler oluşabilir.

Omurga enfeksiyonlarının tedavisi

Omurga enfeksiyonlarının tedavisinde öncelikle etken olan mikroorganizmanın belirlenmesi gerekir. Bunun için enfeksiyon bölgesinden örnek alınması öncelikli olarak yapılmalıdır. Laboratuvar ortamında enfeksiyon tipi belirlendikten sonra uygun antibiyotik tedavisi hastaya başlanılır. İstirahat ve korse kullanımı genellikle tedaviye eklenir.

Tedavideki temel amaç enfeksiyonun ortadan kaldırılması ve omurganın fonksiyonel stabilitesinin yani normal yüklenmelerle hasar görmemesinin sağlanmasıdır.

Hastalığın tipine, evresine, hastanın klinik tablosuna ve etken olan mikroorganizmaya göre cerrahi olarak enfeksiyon alanının boşaltılması gerekebilir. Özellikle vertebra cismine ait osteomyelit hastalarında ve nörolojik hasar oluşturan enfeksiyonlarda erken dönemde cerrahi olarak müdahale edilmesi, ilerleyici felç tablolarının önüne geçilmesi açısından gerekli olabilmektedir